Edebiyata hızlı bir giriş yapan Buğra Gürsoy: Genelde ya yazarım ya da çöpe atarım.
Yaklaşık 15 yıl önce en çok izlenen dizilerde bir ışık oyuncusu olarak hayatımıza giren Buğra Gülsoy, şimdi de zengin hayal gücünü ve içinde büyüdüğü dünyayı, insanlara dayatılan sisteme dair sözlerini oyunlarının ardından romanlarına aktarıyor. ve yazdığı senaryolar.
Birinci Kıyamet ve İkinci Kıyamet’in ardından üçüncü romanı Luna’yı yayımlayan Gülsoy, Adem’le birlikte karakterinin çözülmesiyle okuru da düğümlenen bir düğümün içinden geçiriyor.
İnsan vücudunun manipülasyonu
Buğra Gülsoy, Luna’nın girişinde kadim geleceğe olan bağlılığını şu sözlerle anlatıyor: “Ezoterik bilgide, insan ırkının altın çağı vardır ve sonra insan vücudunun manipüle edildiği, genetiğinin değiştirildiği ve ardından insanlığın düşüşe geçtiği söylenir. Gizli öğretilerde buna demir çağı diyorlar. Bu düşüş devam edip dibe varıldığında yeniden yükselerek altın çağa geçeceği söyleniyor. Aslında kitabın başında bahsettiğim kadim gelecek için bir metafor. Diğer bir deyişle, insanlığın özüne kavuşacağı ve altın çağa ulaşacağı umudu.”
Sayfa: 208
eski gelecek
Oyunculuk kadar önemsediği yazarlık mesleğinde üçüncü romanı Ay’ı yayımlayan Buğra Gülsoy, insanlığın özüne dönüp yeniden altın çağa ulaşması umuduyla kitabını kadim geleceğe adıyor.
Gülsoy , yeni Kitabın BENCE “ Ayrıca tek bir kişinin kendini kurtarmasının veya çevresinde olup bitenleri fark etmesinin yeterli olmayacağını anlatır. sözleriyle tanımlanır.
“İçerim ya da yazarım”
Son dönemde katıldıDünya ve Benim Aramda” dizide çok konuşulduBuğra Gülsoy, Duygusal yapısının Tolga karakterine benzediğini söylüyor: “Tolga işin içine giriyor ve hiç konuşmuyor, en büyük sorun da burada çıkıyor. Buğra olarak genelde kendi kendime söylerim, çok konuşmam, yazarım ya da”dedim.